İnfertilite (Kısırlık) Tanısı Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Tüp bebek tedavileri, 1970’li yıllarda doğal yollarla gebelik elde edemeyen çiftlerin yardımına yetişmiş ve bu tarihten itibaren sürekli gelişerek daha da geniş kitlelere yardımcı olabilmeyi başarmıştır. Doğal yollarla gebelik elde edemeyen kişilerde araştırma yapıldığı zaman bazen bir neden tespit edilebilirken, bazen de bariz bir neden görülemediği için ‘sebebi bilinmeyen’ infertilite olarak kategorize edilebilir.

35 yaş altı çiftler (kadın yaşı baz alınır) aktif bir şekilde denemelerine rağmen gebelik elde edemiyorlarsa, 1 yıl gibi bir süre bekledikten sonra gerekli test ve tetkikleri yaptırmak için doğru şekilde yönlendirilmelidir. Bir yıllık bir süre altın bir kural değildir fakat yapılan klinik çalışmalarda, aktif bir şekilde korunmaksızın bebek sahibi olmayı deneyen çiftlerin çoğunun bir yıl içerisinde hamilelik elde ettiği tespit edilmiştir. Bir yıl içerisinde hamilelik elde edemeyen kişilerin ise bir yıldan sonra hamilelik elde etme oranlarının ciddi şekilde düştüğü gözlemlendiği için, bir yıl gibi bir zaman beklendikten sonra daha fazla zaman kaybedilmeden gerekli araştırmanın yapılması doğru bir karar olacaktır.

35 yaş üzerindeki çiftlerde durum biraz daha değişiktir. Yaş ve doğurganlık arasında negatif bir ilişki olduğundan dolayı her geçen zaman çiftlerin aleyhindedir. Özellikle 34/35 yaşından sonra kadınlarda yumurtalık fonksiyonları ve yumurta kalitesinde ciddi düşüşler gözlemlenmektedir. Bu sebepten ötürü, 35 yaş üzerindeki kadınların bir yıl kadar uzun bir süre beklemeden, 6 ay gibi bir süreç sonrasında gerekli test ve tetkikleri yaptırmasında yarar vardır.

Çiftlerin infertilite öyküsü araştırılırken, ilk etapta kadında yumurtlama ile alakalı hormon testlerine ve rahim ile yumurtalıkların genel olarak görüntüsüne bakılır. Erkeklerde ise ilk etapta semen analizi olarak adlandırılan ve spermin çeşitli parametrelerini ölçmeye yarayan bir test uygulanır. Bu ilk etap testlerinin amacı, kadın üreme hücresi olan yumurtada veya erkek üreme hücresi olan spermde bir sorun olup olmadığının anlaşılmasıdır. Eğer sperm ve yumurta fonksiyonlarında bir sorun gözlemlenirse, infertilite sorununun kaynağı da tespit edilmiş olur.

Kadınlar için ilk etapta uygulanması gereken testler aşağıdaki şekilde özetlenmektedir:

  • Yumurtalıklardaki folikül (yumurtaları içerisinde barındıran kesecikler) sayısı. Yumurtalıklarda farklı yaş ve doğurganlık seviyelerinde farklı miktarlarda folikül gözlemlenir. Bu foliküllerin sayısı, yumurta rezervinin ne seviyede olduğunu tespit etmek için oldukça önemlidir. Standart bir ultrasound tetkiki ile yumurtalıklardaki antral folikül sayısı kolayca tespit edilebilir. Antral folikül, ovülasyon sürecine hazır olan ve belli bir gelişme düzeyindeki foliküllere verilen isimdir. Sadece folikül sayısı değil, foliküllerin içerisindeki yumurtaların kalitesi de oldukça önemlidir. Bu yüzden tek bir folikül olması, bu folikülün içerisinde sağlıklı ve gebelik elde edebilecek bir yumurta olduğu anlamına gelmez. Genellikle 5-6 antral folikülden az folikül görüldüğü zaman gebelik şansının oldukça düşük olduğu düşünülür.

  • Yine aynı ultrasound tetkiki esnasında rahim içerisine de genel olarak bakılır. Rahim içerisinde göze batan bir problem olup olmadığı analiz edilir. Örneğin polip, miyom, anatomik problemler gibi durumların varlığı gebelik adına negatif unsurlar olarak düşünülür.

  • Adetin başlarında yapılacak olan hormon tetkikleri de yumurtalık fonksiyonunu görmek adına oldukça önemlidir. Örneğin Anti-Müllerian hormonu (AMH) olarak bilinen hormon, yumurtalıkların içerisindeki folikülleri çevreleyen hücreler tarafından salgılandığı için, over rezervinin ölçülebilen en net göstergesi olarak kabul edilir. Daha öncelerde FSH ve LH hormonlarına önem verilmekteydi, fakat bu hormonlar direkt olarak yumurtalıklardan salgılanmadıkları için bazen mevcut durumu anlık olarak gösteremeyebilirler. Bu yüzden AMH testi son zamanlarda daha fazla önem kazanmıştır.

AMH testi ile birlikte yine yumurtlama üzerinde direkt veya dolaylı olarak etkisi olabilecek olan tiroid hormonları ve prolaktin değerlerine de bakılmalıdır. Kadınlardaki infertilite sorunları ve hormonların etkisi ile alakalı daha fazla bilgi için ‘kadınlarda infertilite’ bölümümüzü ziyaret edebilirsiniz.

Erkeklerde ise ilk etapta 2 ile 5 gün arasında bir cinsel perhiz sonrasında spermiyogram (semen analizi) yapılmalıdır. Semen analizi bizlere sperm ile alakalı canlılık, hareketlilik, yapısal durum gibi oldukça önemli hususlarda bilgi sağlayacaktır. Semen analizinde zamanlama oldukça önemlidir. 2 günden az ve 5 günden fazla olan cinsel perhiz, sperm parametrelerini negatif yönde etkileyebileceği için bu zaman zarfının dışına çıkılmaması, tahlil sonuçlarının doğruluğu için önem taşır. Sperm analizinde bakılan parametreler ve bunların sonuçları ile daha fazla bilgi için ‘İnfertilite test ve tetkikleri’ bölümümüze göz atabilirsiniz.

Ahmet Özyiğit, MD, MSc (Klinik Embriyoloji)
Ahmet Özyiğit, MD, MSc (Klinik Embriyoloji)
Yazılar: 9